Facebok

7 Eylül 2013 Cumartesi

MOĞOLİSTAN

Bu yazı çook gecikti farkındayım ama Çin vize vermediği için rota değişti, şuan Tayland'dayız! Eh burada olunca da sıcak bir yandan, keyif bir yandan, üşendim açık söylemek gerekirse:) Bundan sonra biriktirmeden yazmayı deneyeceğim ama bendeki bu tembellikle zor olacak biraz. Öğrenciyken her sınava son gün çalışan, ev temizliğini misafir gelmeden birkaç saat önce yapan birinden de fazla şey beklememek lazım ama dimi:)
Neyse, dönelim Moğolistan maceramıza.
Sınırdan taksiyle Ulan Batur'a geçtiğimizde gerçekten çok ama çok yorgunduk. Hafta sonunu geçirirken dinlenmeye ve aynı zamanda şehri keşfetmeye çalıştık. Zaten çok büyük bir yer değil ve adım başı karaoke bar, barbekü, Çin, Kore restoranları var. Kışın çadırlarda yaşayan insanlar ellerine geçeni yaktığı için hava inanılmaz kirli, çoğu kişi maske kullanıyor. Trafik felç. Altyapı da öyle. Sadece ana yollar asfalt, yağmurdan sonra ara sokaklar çamur içinde kalıyor. 





GEÇ YADA DUR KAFANA GÖRE TAKIL İŞTE :)
Pazartesi ilk işimiz Çin Konsolosluğuna gitmek oldu.
Şehrin batısında devlet binasının arka çaprazında bir yerde. Basit bir Ulanbataar haritası alırsanız hemen hemen her şeyi öğrenirsiniz. Ana cadde ( Peace Avenue ) üzerinde turizm information var, çok yardımcı oluyorlar ama tur ayarlicam derseniz bulmanız gereken yer kesinlikle Golden Gobi guesthouse. İsteğinize göre her şey dahil, sadece araç ( sürücü ile tabi) ya da araç ve rehber seçenekleri var. Tavsiyem sadece araç alıp geziye kendiniz çıkmanızdır ama rehberin de bazı avantajları yok değil.
Kalacak bir hostel bulmak istiyorsanız en kolay yol gezginlere sormak, bariz belli oluyorlar zaten. Nasıl anlatayım böyle çapulcu gibin, çoğu zaman pasaklı, sırt çantalı, her yerde görebileceğiniz rengarenk insanlar işte! Nerede kalıyorsunuz diye sorun, götürsünler. Bu yolla çok hostel bulduk.
Pazartesi Çin vize başvurusu için konsolosluğa gittiğimizde eğer oturuma izni yoksa Türkiye dışında başka bir ülkeden Çin için vize alınamadığını öğrendik. Bu da deneme yanılma yönteminin ilk kazığı bize :) Türkiye'deyken Çin vizesini halletmek gerekiyormuş. Sonuçta mevsiminden önce Tayland'a gelmiş olduk ama geldiğimizden beri yaklaşık 1 haftadır yağmur yok :) Böyle devam eder umarım..

Birilerinin peşine takılıp Golden Gobi'yi bulduktan sonra yer olmadığı için yan tarafındaki Green Steps hostelde kaldık. Bizimle aynı bölgeleri gezmek isteyen insanlar bulana kadar şehirde vakit geçirdik. Gitmek istediğimiz dinozor kalıntılarının olduğu müze tadilat nedeniyle kapalıydı. Tapınaklara falan gittik.







YAĞMUR SONRASI BANYO KEYFİ

Burada 5 adet Türk okulu var. Tesadüfen bulduğumuz İstanbul Cafe adındaki mekanı da yıllardır burada olan öğretmenler işletiyor. Yeri biraz karışık ama Çin konsolosluğunun olduğu sokakta konsolosluğu sağınıza alıp yürürseniz soldan 3 yada 4. sokağa girip biraz yürüyünce soldaki sokakta tabelasını görürsünüz sonrası karışık ama tabeladan sonra mutlaka bulursunuz, oralarda biyerde işte :) Vee simit, peynir, zeytin, yumurta.. gözünü sevdiğim Türk kahvaltısı!



İŞTE BURASI



Ertesi sabah tekrar Golden Gobi'deyiz. Tur için birileriyle görüşürken içeriye 3 kişi girdi. Venezuella'dan Daniel, Amerika'dan Claire veee Türkiye'den Duygu :) Çin de öğrenciler, kalabalıktan kaçıp Moğolistan'ı keşfe gelmişler ve 8 gün için güzel bir rota belirleyip ertesi sabah yola çıktık.
Şöför Cağa ile birlikte önce yiyecekleri alacağımız bir markete gittik. Meyve, sebze, makarna, sucuk, ekmek, ıvır zıvır ve su bulabileceğimiz ilk noktaya kadar yetmesi için 48 litre su satın aldık. İlk durağımız Ulan Batur'a yakın Gorkhi Terelj National Park oldu. Burada kaplumbağa kayası dışında pek ilginç bir şey yok birkaç mağaramsı oyuk o kadar. İlk yemek molası sonrasında rehberimiz Orhun geldi. Çok neşeli, iyi biri.







Rus Oaz minibüste zıplaya zıplaya içim dışına çıksa da bir süre sona alıştım. Eh kafa dengi insanlarla birlikte olunca da yolculuğun her anı eğlenceli geçiyor.







Sonra Cengiz Han'ın çelikten yapılma heykeline gittik. Yeni yapılmış bir yer. Genel olarak Cengiz Han'ın nasıl insanları öldürdüğü, Tatar nüfusunun bebek, çoluk-çocuk demeden tüm erkek cinslerini öldürüp, dünyaya nasıl nam saldığını anlatıyorlar.. 




ARKA SOLDAKİLER NE AYAK ÇÖZEMEDİK:))


Yol kenarında ve çeşitli turistik yerlerde vahşi kuşlarla para karşılığı fotoğraf çektiriliyor. Zavallı hayvanlar uçmaya çalışıyor ama bağlı oldukları ip yüzünden yere kapaklanıyorlar. 






Vahşi hayvanların bu şekilde tutsak edilmesine engel olmak için hiçbir yerde bu tarz şeylere destek olmamak, kesinlikle fotoğraf çektirmemek lazım, para kazanamazlarsa bu işe devam edemezler.
Hayvanat bahçeleri için de aynı şey geçerli sanırım. Çocukları hayvanat bahçesine götürmek yerine bulundukları çevredeki hayvanları, böcekleri göstererek de hayvan sevgisi aşılanabilir.

İlk günün son durağı Tonyukuk yazıtları. Burada olmak garip. Çünkü bu yazıtların fotoğraflarını ilk okuldan liseye kadar her sene gördük belki ve şimdi karşımızda!




İlk geceki konaklama durağımız olan kazak ailenin yanına gittik. Sıcak, tuzlu Yak sütü ikram ettiler biraz ısındıktan sonra çadırları kurup gün batımını seyrettik. 





GÜNEŞ BATARKEN AY DOĞUYOR..
İlk ve son defa hazır yemek yedik sanırım, Rusya'da tren yolculuğu boyunca herkesin elinde görmüştük. Hızlı, kolay, sıcak suyu dök, 5 dakika bekle noodle hazır ama yemin ediyorum plastikten farkı yok. Millet nasıl yiyor bu boku anlamak mümkün değil..

Gece çok soğuk oldu, içlikleri iyi ki almışız dedim.
Sabah da erkenden uyanıp toparlandık ve güneye yöneldik.
Yeni durağımız dağlık bir alan. İlginç kayalık alanda bir akbaba yuvası gördük. Yuvanın içindeki yavru yüzünü göstermedi bize, anasının haykırışları da fazla can sıktığımızı söylediğinden çok uzatmadan indik aşağıya. Kayalar tarih öncesinden kalmış gibi. Her şey bambaşka bir tatta, kokuda ve renkte buralarda...










Yol çok uzun ama zamanımız oldukça kısa. Moğolistan gerçekten çok büyük ve tam anlamı ile dolaşmak zor. Yol yok. Dolayısı ile detaylı haritalarda yok. Sadece güvenebileceğiniz bir şoför ile mümkün.
Çok eskiden denizin tabanı olan pembe kayaları gördük. Çok eski zamanlarda dinozorların, sonra da insanların av alanı olmuş burası. Vahşi hayvanları bu kayalara sürüp, düşenleri kapıyorlarmış. Ama zaman içinde erozyonla yok oluyor. Gerçekten büyüleyici bir yer.





Koskoca toprakları olan ülkenin toplam nüfusu iki buçuk milyon. Bunun bir buçuğu Ulan Batur'da gerisi ise birbirinden uzak yerlerde Ger denen büyük çadırlarda yaşıyor. Su ihtiyaçlarını çoğunlukla kuyu sularından gideriyorlar. Bu kuyulardaki sular hava ne kadar sıcak olursa olsun buz gibi. Sıcaktan bunaldığımız için buz gibi suyu bulunca hemen bir duş alalım dedik. Develerine su içiren adamın da yardımıyla iki kova suyu baştan aşağıya dökündük, çoooook rahatladık ama rehberden azarı işittik. Dediğine göre buralarda su altından daha değerli sayıldığından yanında duş almak iyi değilmiş. Doldurup az ötede alabiliyormuşuz ama! Bize su döken adam da şehirden geldiğinden bu adeti bilmiyormuş muş muş yani:) Geçti Bor'un pazarı sür eşşeği Niğde'ye napalım:) 




Moğolistan'da Sovyetlerin dağılmasından sonra gerçek bir doğa katliamı olmuş. Dinozor kemiklerine kadar batılılar gelip silip süpürmüşler ve av hayvanlarının soyunu tehlikeye atmışlar. Ancak doksanların ortalarında korunması gereken yerler milli park ilan edilmiş ve koruma altına alınmış. Yine böyle bir milli parka geldik. Her taraf Moğol farelerinin yuvaları ile dolu. Fare deyince aklınıza Jerry gelsin ama, çünkü bunlar öyle şirin:) 





Kanyona gitmek için at kiraladık. Ancak kanyonun tamamını at ile gezemiyorsunuz. Çok kısa bir yol verdiğiniz paraya değmiyor burada ata binmenizi tavsiye etmem.
3-4 saatlik yürüyüşten sonra geri döndük.






Yolda rehberimizin bile şu ana kadar ilk kez karşılaştığı küçük bir gazel sürüsü gözlemledik.



Akşam çadırları kurduktan sonra yağmur başladı sonrasında bir rüzgar esti, bir rüzgar esti ki çadırın iki direğinden biri kırıldı. İçerisi kum doldu! Sabah daha gün doğup da yakıcı yüzünü göstermeden saat 4 de kalkıp kum tepelerine tırmanıp güneşin doğuşunu seyretmeye gittik. 






Uzaktan bakınca sanki 5 dakika gibi görünen tırmanış bir saatten uzun sürdü. Muhteşem bir gün doğumu ve manzara.. 
Yorucu tırmanıştan sonra aşağıya iniş, beklenen an, süper eğlenceliydi! Koşa koşa, yuvarlana yuvarlana indik:)











Geri geldiğimizde kahvaltıdan sonra develere bindik ve nehre doğru iki saatlik bir gezi yaptık. Bu da gereksizdi aslında ama çift hörgüçlü deve nerede görücez bidaha, deneyelim dedik. 
Nehrin buraya kattığı şey sadece hayat değil eşsiz bir güzellik aynı zamanda...







Öğlen saatlerinde yola çıkmak sıcak yüzünden tehlikeli olacağından uyuduk ve saat 3 de çıktık.



Rota kuzeydi ve önümüzde başka bir dinozor kayası vardı. Gün batımında ancak vardık ve kızıl kayaların yakınında kampımızı kurduk. Gece gökyüzünün parlak çarpıcılığı ile başladı ve dışarıda yatmaya karar verdik ancak öyle bir rüzgar esti ki yine çadırı başımıza geçirdi neredeyse ve hiç uyuyamadık.

Sabah erkenden kalkıp Orhun nehrine doğru 500 km den fazla yol aldık.Yolda sadece bir tapınak kalıntılarında mola verdik.
Çin'e vize alamayınca en uygun uçuş Tayland'a olduğundan 31 Ağustosa bileti aldık yani 8 günümüz olduğu için böyle hızlı ve yorucu bir gezi planı var. Tavsiyem 10-12 gün ayırıp daha rahat gezin. Akşam çok geç saatlerde rehberimizin çocukluğunun geçtiği eve vardık ve hemen uyuduk.



Kuzey her yerde olduğu gibi bambaşka ve yemyeşil. İçilebilir serin sular ve bir kızıl ördek...






Orhun nehri kenarındaki durağımıza vardığımızda planımız hazırdı. Şelaleye at sırtında gidecek ve akşam da Moğol usulü kebap yapacaktık. Bu sefer yol uzun ama atlar da koşuyor ama Moğol atları Arap atı gibi değil. Yere yakın, daha küçük ve güçlüler ama kolay kolay koşmuyorlar ve en önemlisi hiç durmadan pottur potur osuruyorlar:)





Şelaleye geldik ve hemen o gazla kendimizi buzzz gibi suya bıraktık. Coşkun dışındaki herkes 10 dakikadan kısa sürede çıktı. Ben 5 dakika bile dayanamadım, nefesim kesildi:) Çevre, hayvanlar, kuşlar tarif edemeyeceğim güzellikte.












Atlarla geri döndükten sonra ateş için odun toplarken gökkuşağının altında balık tutmayı denedik. Sürekli deneme aşamasındayız zaten hala başarıya ulaşamadık:)











Akşam Moğol tarzı geleneksel barbekü hazırlandı. Keçiyi hiç kan akıtmadan öldürdüler. Başına sertçe vurup bayılttıktan sonra boğaz kısmının altına kesik atıp el sokarak aort damarını kopartıyorlar. İç organları çıkartılıp huni gibi bişeyle bütün kan bağırsağa boşaltılıp haşlanıyor, yani kan boşa gitmiyor, bol demir! Sonra tütsülenip fırça ve su ile iyice temizlenip  derisiyle birlikte kesilip parçalanarak ağzı dar büyük bir kazana önceden ateşin içine atılıp iyice ısınmış taşlarla birlikte dolduruluyor. Patates, havuç ve çok az su koyulup ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra kamp ateşinin içine koyuluyor vee 40 dakika sonra tamaam, afiyet olsun! 






Öyle açtık ki on parmak saldırdık valla bizim kuyu kebabı kadar olmasa da gayet başarılıydı.
Ertesi gün şehre dönüş.. Daniyel ve Claire'in iki günü daha var, başka bir grup buldular onlarla birlikte devam edecekler. Vedalaştık ve üçümüz devam ettik. Tüm gün yol muhabbet, kahkaha, uyku şeklinde geçti.
Gece 12 gibi Ulan Batur'a vardık. Telefon çekmeye başlayınca mesaj geldi, 4 saat sonraki uçuşumuz iptal olmuş! Ertesi sabah bileti aldığımız yere gittik, iyi ki haber vermişler havaalanında öğrenmek çok daha kötü olurdu. İki gün sonraya Hong Kong aktarmalı uçuş ayarlandı.
Ertesi gün hep beraber Black Markete gittik ( ikinci el, yeni, mobilyadan araba parçalarına, fake north face lerden çikolata şekere kadar her türlü şeyin satıldığı açık pazar )
Burası için kapkaççılık çok var, tehlikeli dedi birçok kişi ama bizim pazarlarda nasılsa durum burası da öyle aslında.
Coşkun başta mızırdanan çocuklar gibi sürekli söylense de sonradan alıştı, ee tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın :)

Akşam Duygu'yu uğurladık, sağolsun anlattıklarından sonra Çin'e gidemediğimiz için pek üzülmemeye başladık. Ertesi sabah erkenden havaalanı ve şimdi sıradaa Thailand:)
Bangkok'dayız, yarın güneye doğru inmeye başlıyoruz. 

Moğolistan Hakkında Genel Görüş

Ucuz bir ülke diyemem.
Derinlemesine gezebilmek için biraz para ve bol zamana ihtiyaç var.
Ulan Batur'da çok ciddi hava kirliliği ve altyapı problemi var.
Türkçe bilenler çok, dikkatli konuşmak lazım:)
Ülke dışını arayabilmek için, mesela Türkiye, +90 değil *90 yapmak gerek.
Couchsurfing bu ülkede pek kullanılmıyor. 

Harcamalar

Yol, tur, yiyecek içecek toplam 1.800.000 MNT. (Yaklaşık 2.241 TL.)

Coşkun&Emine


Ping your blog, website, or RSS feed for Free

18 yorum :

  1. Fotoğrafını çekecek o kadar fazla yer ve mekan varken ölü bir güvercinin fotoğrafını eklemekteki akıl noksanlığı neden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güvercin ölü değil, yağmur suyunda yıkanıyordu. Konuyla herhangi bir bağlantısı olmayan ve yazı içerisinde hikayesi geçmemesine rağmen 'ölü güvercin' fotoğrafı eklediğimizi düşünmeniz garip. Yazının tamamını okuduysanız az da olsa hayvanlara bakışımızı anlardınız sanırım neyse yinede fotoğrafa bilgi ekleyeyim en iyisi.

      Sil
  2. ulan bator ve moğlalistan'a gidicez ve bilgi ararken sizin blog safanıza denk geldim,sayenizde epeyce bilgi sahibi oldum teşekkürler,ama ben o dinazorları görmeden gelmem yaşarken görmedik fakirleri bari iskeletlerini göreyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz oradayken müze tadilat nedeni ile kapalıydı. O yüzden bir şey göremedik :( Umarım siz gittiğinizde açılmış olur. Ancak o kemiklerin çıkartıldığı vadilerde kamp yaptık. Maalesef bu bölgelerde Sovyetler sonrası Moğolistan'da talana gelen bilim adamları tarafından silinip süpürülmüş. Kökünü kurutmuşlar:(

      Sil
  3. Harika bir gezi yazısı olmuş. keske biraz zaman ve param daha olsaydı da o bölgeleri derinlemesine ben de gezebilseydim. ama guzel yazınız ile bunun en azından nasıl bir özgürlük duygusu olabileceğini anladım. tesekkurler..!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim.. hayat devam ettikçe gezilecek, gidilecek yerler bitmez, bazı yerler için de bidahaki sefere diyelim;)

      Sil
  4. Cidden çok harika yerler.. İnsan eli değmeyen ıssız bucaksız yeşil ovaları görünce içim huzurla doluyor..Bir de hava kapalıysa o kasfetle birlikte tadından yenmez, keşke oralarda olabilseydim.
    Bu yazı için özellikle resimler için çok teşekkürler.Ayrıca hayvanat bahçesi hakkında yorumunuzu görünce çok mutlu oldum, bu düşünceyi herkese yaymak lazım.
    Hayvanat bahçelerine gitmeyin hayvanların tutsak kalmasına ortak olmayın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle toplumun her kesimi için benimsenmeli bu düşünce ama zaman alacak gibi görünüyor en azından çevremizde farkındalık oluşturmamız lazım.. İnsan kafasına koyunca mesafeler kısalıyor, umarım gider görürsünüz Moğolistan'ı ;)

      Sil
  5. son zamanlarda turkıyemın kargasasından uzakjlasmak kafa dinlemek için merak saldım... konut fiyatlari ve maddi yonden ne gibi sorunlar olustu bu konularıda paylasırmısınız. aylık ortalama gider ne olabilir sizce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Moğolistan için ise konut eksikliği var min 500$ kiralar zaten şehir yaşanacak gibi değil havası çok kirli, yeme içme aynı gibi maddi açından ama meyve peynir bulmak zor, sadece et ucuz..

      Sil
  6. O fare deigin fare degil de tavsangillerden pika denen hayvan. Mogollar onu pek severler.

    YanıtlaSil
  7. Verdiğiniz bilgi için çook teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  8. Hayal edenlerden değil gerçekleştirenlerden olduğunuz için öncelikle tebrikler :) 1 milyon sorumdan 2 tanesini sorucam :)

    1- Rehberiniz nasıldı ?
    2-Şarj problemini nasıl aştınız :) ? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))
      Rehber çok tatlı bi kadındı aslında iyiydi ama gerek de yok aslında çünkü anlattığı şeyler unutuluyor, müzelerde görülenler gibi tıpkı.. Ama enerjisi güzeldi ve eğlendik, önemli olan o.. Telefon çekmiyordu zaten, uçak modundaydı hep böylece fotoğraf çekebildik ve bir yada iki noktada elektrik vardı öyle şarj ettik..

      Sil
  9. Oncelikle yazi icin sagolun
    Sorularim silindi tekrardan yaziyorum musadenizel cevaplarsaniz sevinirim

    1 Buyuk cengiz heykeli ve buyuk harita olan yere gittiniz mi? Unlu mogal komutanlari subutay ve cengiz han in dcocuklariyla alakali eser var mi? Sovyetlerden sonra cok ciddi bir oze donus oldugunu duymustum

    2 Islam halk arasinda yaygin mi yoksa hala saman inanci mi hakim

    3 Ozellikle eski Turk eserleri cok mu uzak ulan batura

    4 Insanlarin bize bakis acisi ynai Turklere nedir

    Cok tesekurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1-) Gittik. Taştan demirden bir heykel. Turistik bir yer. Turist gagalamak için yapılmış. Öze dönüşten ziyade sistemle uyumlanma var. Koskoca memleket herkes aynı buradaki gibi bir nedenden ötürü büyük şehre göç etmiş.
      2-) İslam yada şaman inancın çok hakim olan din Budizm. Az sayıda göçebeler ve bazı uzak bölgelerde şaman inancı hala sürüyor. İslam Cemaat eliyle ulaşmış durumda. Türk ve İslam orada Cemaat demekti biz oradayken.
      3-) Eski Türk eseri diye bir şey yok iki adet yazıt var bozkırın ortasında onlarda korunmaktan uzak ve tatmin edici şeyler değil. Moğolistan Türkiyenin 6 katı büyüklüğünde. O yüzden oradaki her şey ve her yer bizim gibi hızlı insanlara göre çok uzak. Yavaş insanlara göreyse her yer ve her şey çok yakın.
      4-) Siz onlara nasıl bakıyorsanız onlarda size aynı şekilde bakıyorlar. Aynadaki yansımanız onlar.

      Sil
  10. moğol kadınları için çok canayakın ve çok güzel diyorlar. bu konuyla ilgili gözlemlerinizi aktarabilir misiniz?

    YanıtlaSil
  11. 1800000 tugrik=Yaklaşık 2.241 TL
    şimdi 2649.83 tl paramız dünyada bayağı değer kaybetmiş

    YanıtlaSil